Kaçan aşıklara aşık olmak..

İşte, sıkı durun söylüyorum: “Kaçan kovalanır!.. Bilmem hatırlar mısınız, İskender Doğan’ın “Kan ve Gül” adlı şarkısındaki gibi “Seviyorum seviyor musun, özlüyorum gidiyor musun, sevdikçe kaçıyor musun peki öyle olsun…”

Sadece şarkılarda değil gerçek hayatta da kaçan kovalanır!.. Fakat, gerçek hayatta kaçanın kovalanması şarkılardaki kadar (ya da gibi) kulağa hoş gelse de, başkaca hiçbirşeye pek hoş gelmez. Hatta iddia ediyorum kaçan’’a bile hoş gelmez!..
Bir kere fizik ve de ruh sağlığına zararlıdır (her iki taraf açısından da, ayrıca kaçma-kovalama oyunuyla aşk, ilişki yaşamak isteyenlerin ya da yaşadığını sananların ruh sağlığından da şüphe edilmelidir), laf aramızda pek de insani, dolayısıyla da ahlâki değildir…

Fakat, romanlardaki, filmlerdeki, şarkılardaki, şiirlerdeki gibi aşk yaşayacağız ya, hep bir kaçan ve de kovalayan olmalıdır aşklarımızda ve bu nedenledir ki kaçanı kovalarız, kovalayandan da kaçarız, sonuçta da ortada ne aşk olur ne de ilişki… Ama hikayenin kahramanlarına sorarsanız bir aşk bir aşk… Sormayın gitsin…

Mesela, hep söylenir; “Kaçan kadın kovalanır” diye… Evet, deneyimlerle de sabittir ki, öyle… Fakat, ya kadın “kaçan kadın” rolünü oynamak istemiyorsa; o zaman ne olacak?!. Ha soruyorum size ne olacak?…
Kek gibi kovaladığınızla ya da kovalamak isteğinizle, açıkçası sevdiğiniz bu “oyunla” -en sonunda- başbaşa kalacaksınız hepsi bu…

Erkekler hemen alınıp gücenmesinler, sadece kaçan kadın kovalanmaz elbet, maalasef bu oyunu seven kadınların sayısı da azımsanacak gibi değil… Fakat, sanki bu oyunu daha çok erkekler seviyor ya da kaçma eylemi kadına, kovalama eylemi de erkeğe pek bir yakıştırılıyor… Mesela, yeni jenerasyon (yaşı 20’den küçük olanları kastediyorum) bir kenara, çoğumuz hala aşk, ilişki, evlilik tekliflerinin önce ve ille erkekten gelmesini isteriz ve de bekleriz. Yani, atmıyorum, neredeyse ben bile böyle düşüneceğim. Allahtan aşık olduğumda gözüm bir şey görmüyor da düşüyorum sevdiğimin peşine…

Herneyse, beni boşverin, hemen herkes hayatında en azından bir kere kaçmayı pek bir seven, hatta hayatını kaçmak üzerine kuran aşıklara rastlamıştır. Bu, “kaçan kovalanır” adlı aşk oyununu seven oyunbozan kişiler ise, genellikle “Hah işte, aşığım” dediğinizde ve de aşkınızı samimiyetle davranışlarınızla da ortaya koyduğunuzda kaçmaya başlarlar.

Yani, sizi önce fethederler, sonra da (hayır genellikle öldürmezler) süründürürler. Artık, aşkınızın, sabrınızın, inadınızın, hırsınızın, psikolojinizin vb. durumuna göre bunun bir aşk değil de oyun olduğunu ne zaman anlarsanız, o zaman acı çekmeye şöyle bir ara verip, (çünkü bu tür aşk kisvesi altında sunulan oyunlar insana acı verebilir, ki muhtemelen siz de o sıra acı çekmek ihtiyacınızdan dolayı bu oyuncuyu seçmişsinizdir, üstelik bazen bu çok aşık olduğunuz oyuncu bile bir oyun oynadığının, hatta bu oyunun kölesi olduğunun farkında değildir, ki özellikle de bu tiplerin hayat boyu gerçek bir aşk ya da ilişki yaşaması söz konusu olamaz, kaçınız…) silkinip, kendinize gelmeye çalışabilirsiniz.

Tam silkinip kendinize gelmeye çalıştığınızda, “Ben seni aslında çok seviyorum da, çok aşığım da” şeklinde başlayan, hatta baktı ki sizi kandıramıyor, adamı-kadını terketmeye hazırlanıyorsunuz,; “Sen beni yanlış anladın da, ne demek telefonlarına çıkmamak, ne demek seni görmek istememek, öl de öleyim, hatta evlenelim, kırmızı panjurlu evimiz, güzel-şirin çocuklarımız olsun” şeklinde bile devam edebilen cümleler duyabilirsiniz…

Fakat, inanın her geri adım atıp karşı tarafa bir şans daha vermek istediğinizde, “ama”lı cümlelerle sekteye uğrayan (seni seviyorum ama … gibi) ve size her defasında daha çok acı veren; giderek karşınızdakine öfke kendinize ise acıma hissi duymanıza neden olan bir kısır döngü ile birbaşınıza kalabilirsiniz. Kısaca, siz gerçeklerden o ise oyunlardan hoşlandığı sürece hayatınız kararabilir. Kesinlikle abartmıyorum.

Öyleyse ne yapacaksınız?.. Öncelikli dileğimiz, bu fetih ve de kovalama meraklısı ya da kaçma meraklısı (hiç farketmez) kişileri kendinize sevgili-eş olarak seçmemenizdir. Ama bilyorum, denemeden bilinmez, hatta insan elinde olmadan sürekli onlardan bir adet seçebilir ve inanın bu bir zeka sorunu değildir.
Neticede, bu tür oyunlardan hoşlanan bir oyuncuya gönül verdiğinizde, ya siz de oyunu kurallarıyla oynamayı kabul edeceksiniz ve böylece ilişkiniz sürecek (ki bu da bir tercihtir, tercihlere de her zaman saygı duyulur); ya da kaçan kadını (erkeği) oynayan kadınları (erkekleri) zaman zaman kıskansanız da sessizce ortadan kaybolacaksınız ve yeri geldiğinde “Oyun değil, gerçek bir ilişki istiyorum” diyebileceksiniz…

Gerçek bir aşk, ilişki ise ancak doğallıktan, samimiyetten, BAĞLANMAKTAN korkmayan kişilerle yaşanır… İşte, güzide konumuzun anahtar cümlesi de budur: Bağlanmaktan korkanlar ve de korkmayanlar…

Uzun lafın kısası, sizden kaçan kişi sizi aslında sevmiyor ya da istemiyor falan değildir sadece bağlanmaktan korktuğu için gerçek olmayan pürüzler yaratıp ilişkiden kaçıyordur. Eh, bu tipler de adamı öldürmez süründürür demiştik… Ona göre…

Ayrıca ilişki uzmanları her zaman “Bağlılık olmazsa ilişki de olmaz” der. Bu taktirde, böyle bir adamı (kadını) neden istiyor olabilirsiniz?..

5 yorum

  • aleyna

    hep kaçan olmuşumdur sen düşme onlar senin üstüne düşsün kaçan balık büyük olur kaçamayan ızgara

  • aleyna

    gerçekten çok güzel

  • kübra

    bn söz istiom bunlar ban ne gösterio

  • dilos..

    ben hep kacan oldum…herkesten…erkeklerden…eskiden hicbiri pesimde degildi..sanirim kadinlar kendilerine bakmak isterken..guzellesmek isterken..gercek kendilerini gostermek isterken baslarina bela olanlardan cok rahatsiz oluyorlar…ben hep kovalandim…hep pesimdelerdi..ama bir tanesi haric..ben onu istedim…benim olsun dedim..sonra ben kovaladim…ama ne fayda?

  • hira

    güzeL bi yazı oLmuş..gerçekten kaçan kovalanır4 yıldır kaçıyorum ve 4 yıldır kovalanıyorum ama ben sevmekten değil okadar yılın acısından korkuyorum…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir