Tolstoy – İnsan Ne İle Yaşar?

Kitap Kahramanları

Matryona
Simon
Mihael

Kitapta bir meleğin Allah tarafından cezalandırılışı anlatılmaktadır.

Simon ne evi nede kendine ait toprağı olan bir kunduracı. Karısı ve çocukları ile kulübede yaşıyordu. Emek ucuz ekmek ise pahalı…

Bir gün Simon koyun postu almak için köye gidecekti. Köye gitti ve koyun postunu satın alacağı kişi evde yoktu. Simon geri dönmeye koyuldu. Geri dönerken Türbenin arkasında oturan çırıl çıplak adamı gördü. Orada oturan adam Mihael yani Allah tarafından cezalandırılan melekti. Simon önce korktu ve görmemezlikten geldi. Sonra içine bir kurt düştü geri döndü. Adamın üstünde herhangi yara,bere yoktu. Adam oracıkta yaslanmış oturuyordu. Mihael gözlerini açtı ve Simon’un yüzüne baktı. Bu bakış Simon’un adamı sevmesine yetti. Simon üstündeki birkaç parça eşyayı Mihael e verdi ve ikisi beraber evin yolunu tuttular.

Eve geldiklerinde Simon’un karısı Matryona kızgındı. Eve bir dilenci getiriyor diye sinirlenmişti. Üstelik üstünde Simon’un eşyalarını görünce siniri iki katına çıktı. Matryona Simon’u yanına çağırdı ve konuştu. Simon birden itiraz etti.
“Neden ön yargılı davranıyorsun? Önce adama sor neyin nesisin diye! ” dedi. Matryona dahada öfkelendi. Ardından yemek yediler. Matryona Mihael e yemek verdi ve Mihael gülümsedi,yüzünde bir nur açığa çıktı.

Simon adam hakkında herhangi bir bilgi hala bilmiyordu. Sabah uyandığında ilk işim ona soru sormak olacak dedi ve uyudu.

Sabah olduğunda Simon kalktı Mihael hala uyuyordu. Simon un sesine birden uyandı. Simon ona ne iş bilirsin dedi. Ve o hiç bir iş bilmem dedi. Simon birden şaşırdı. Öğrenmek istiyormusun dedi ve İnsanlar çalışır, bende çalışacağım dedi. Simon sonra adını sordu ve Mihael dedi. Mihael kendi hakkında en ufak birşey bile söylemedi.

Ardından Simon Mihael’i Kundura dükkanına aldı ve çalışmaya başladılar. Mihael işi 1 ayda öğrenmesine rağmen Simon’dan daha güzel işler yapıyordu.

Bir kış günü Simon ve Mihael çalışırken kızağa koşulmuş üç atın çektiği, zilleri olan bir araba kulübelerinin önüne geldi. Merakla pencereden dışarı baktılar. Kürk paltolu biri arabadan indi. Matryona yerinden fırlayıp kapıyı hemen açtı. Simon ayağa kalktı ve beyefendi ye selam verdi. Ve şaşkın şaşkın ona baktı.

Beyefendi yardımcısından deriyi getirmesini istedi. Ve Simon’dan onun için bir çizme yapmasını istedi. Bir yıl giymek istediğini , ne şekli bozulsun ne dikişleri sökülsün isteyen bir çizme yapmasını istedi. Simon kızgın adamı görünce korkmuştu ve yavaşca Mihael e işi alıp almaması gerektiğini sordu. Mihael evet al dedi. Ve Simon beyefendinin ölçüsünü aldı. Beyefendi diz kısmını dar yapmamasını istedi. Beyefendi Mihael’e ona iyi bak dedi. Bu çizmelerin 1 yıl dayanmasını istediğini söyledi. Mihael oraya baktı ve tekrar gülümsedi yüzünde nur açığa çıktı .

Mihael ve Simon işi yapmaya koyuldu. Fakat Mihael çizme değil Terlik yapmıştı. Simon aniden bağırdı Ne yaptın diye. Aniden beyefendinin yardımcısı içeriden girdi. Beyefendinin karısı çizmeler için göndermişti. Ve artık o çizmelere ihtiyacı olmadığını, beyefendinin öldüğünü söyledi. Buradan ayrıldıktan sonra eve kadar bile yaşamadığını söyledi. Mihael ardından deriden artakalanları topladı,sardı yaptığı hafif terlikleri birbirine vurup önlüğüne sildi sonrada onları deri paketiyle birlikte uşağa verdi.

Ve birgün ikisi dükkanda durarken bir kadın ve iki çocuk geliyordu. Mihael onları görünce yine gülümsedi ve yüzünde nur açığa çıktı. Kadın içeriye girdi ve iki kız için baharlık deri ayakkabı yaptırmak istediğini söyledi. Ve ardından Simon’a hikayeyi anlattı.

Simon Mihael e sordu “Yüzün neden ışıldıyor neden 3 kez gülümsedin ? ”
Ardından Mihael cevap verdi “Çünkü cezalandırılmıştım. şimdi Allah beni affetti. Bu yüzden ışıyorum ve üç defa gülümsedim nedenmi ? Çünkü Allah beni 3 hakikati öğrenmem için Dünyaya yolladı. .” Simon tekrar sordu. “Neden Allah seni cezalandırdı?” Ardından Mihael tekrar cevap verdi ” Çünkü ona itaat etmedim. Allah beni o annenin ruhunu almak için Dünyaya göndermişti. fakat Mihael acımıştı anneye. Çünkü o çocukları emzirecek kişi yoktu. Ve ben annenin ruhunu almadım tekrar semaya erdim. Ardından Allah beni cezalandırdı.”

Simon ve Matryona heyecanla onu dinliyordu. Matryona’nın içi öylesine ferahlamıştı ki… Ardından Simon sordu ” Neymiş o üç hakikat?”
Mihael cevapladı ” Allah’ın bana söylediği ilk soru şuydu. ‘İnsanın kalbine ne hükmeder?’ ve anladım ki insanın kalbine sevgi hükmeder. ikinci soru ise ‘İnsana ne verilmemiştir ? ‘ İnsana kendi ihtiyaçlarının bilgisi verilmemiştir. ve üçüncü soru ise ‘İnsan ne ile yaşar?’ ve anladım ki İnsanın elinde hiçbirşey olmasa bile Allah sevgisi olsun yeter. Yani insan Allah’a inanmadan yaşayamaz…

83 yorum

  • fatih

    çok güzel bir kitap eğitici öğretici

  • alper ülkü

    hepiniz malsınız

  • nnböj

    süperrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr

  • sena

    harika bir kitap. insana sevginin ehemmiyetine, yaratılış amacına dair farklı bakış açıları kazandırıyor. at gözlüklerini çıkarıp, üzerinde düşünerek okuyabilmek gerekiyor tabi..

  • HİC GUZEL DEGILDI SURUKLEYICI BIR KITAP OLMASINI BEKLERDIM AMA DEYILDI BEN SİZE TİTANIK Ğİ TAVSİYE EDERİM SUPER Bİ KITAP

  • sevgi

    ya ben kitabı aldım çok ucuzdu hatta 7 arkadaşım alamamıştı ben
    onlara aldım.

  • **burcu**

    * tamam güzel hoş iyide,ben kitabı almadım bunun doğru bir özet olduğunu
    nerden biliyim.kitabı alıp okuyan var mı acaba?çünkü proje ödevim yanlış
    olur filen emeğim boşuna gittmesin.degil mi ama*

  • derman çiçekli

    kitap çok kötü

  • şermin

    oh be kitap okumadım özeti burdan yazıyom falan filan

  • ceydasssss

    ben bütün siteleri arıyorum ama bir türlü orta boyda bir kitap özeti bulamıyorum

  • merve

    çoook işime yaradı afferim kitebaa
    :):):)

  • merve

    güzel yazmış afferim ona

  • merve

    çook güzel bir kitap herkez okumalııı…
    bu kitabı yazana teşekkürler.

  • öznur

    gerçekten çok güzel ve çekici buldum desenleri super bnde buyuyunce bu işlerle uğraşıcam bbb

  • PrEnCeSs

    BuRdA kİtAbIn kAhRaMaNlrI Bu kAdArMı???AmA Çk gÜzEl oLmUŞ ElLeRiNe sAğLık yApAnLaRıN!!!!!!

  • selen

    hangisi doruu

  • ayşe

    ben de özet çalıom habire örtmenle istio tıkk internete giriom tık buluom tıkk yazıom

  • akasya

    çooooooooooooooooooooooooooooooooooooooook güzel bir hikaye simon beceriksiz galiba

  • özge

    ne bu be bir kere sorular yanlış muhahahuha

  • özge

    harika bir kitap ama bence tek hakikat vardır o da insanın kalbine sadece sevgi hükmetmez çünkü o anki duruma göre değişir ama yinede muhteşem denilecek kadar güzel bir kitap.. öneri:herkes okusun bence yani.

  • maraz

    ben ana fikrini isticektim ama burda yok

  • ayşenur

    harika bir kitap çooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooook teşekür ederim

  • ayşenur

    harika size çooooooooooooook teşekür ederim

  • HASAN

    İNSAN NE İLE YAŞAR?

    Tolstoy “İnsan Ne İle Yaşar” adlı eserinde okuyucuya farklı hayat hikâyelerini anlatarak, insanı düşünmeye sevk ediyor. İnsanın hayatta karşılaşabileceği zorluklar, sıkıntılar hikâyelerle anlatılmaya çalışılmıştır.

    I

    Hikâye kahramanı Simon karısının ve çocuklarının geçimini kunduracılıkla sağlayan bir adamdır. Kendine ait hiç bir şeyi yoktur. Küçük bir kulübecikte hayatını sürdürüyor. O kadar zor hayat şartlarına sahip ki bir paltoyu eşi ile birlikte kullanıyor. Uzun zamandır yeni bir palto almak istiyor. Bunun için bir miktar para biriktirmiş ve kasabadaki alacaklarını da alıp koyun postundan yeni bir palto almak için yola çıkıyor.
    Simon alacaklarını almaya gittiği hiçbir yerde istediğine ulaşamıyor. Herkes parasının almadığını ve daha sonra ödeme yapacağını söylüyor. Simon borca da olsa koyun postunu almak istiyor ama satıcı güvenmediği için koyun postunu vermiyor. Simon sıkıntılı bir şekilde elindeki parayı da içkiye vererek eve dönmek için yola çıkıyor. O sırada kendi kendine bu para ile içmekten başka ne yapabilirim diye söyleniyor. Kendisine para vermeyen adamın evinin, sığırlarının, her şeyinin olduğunu söyleyerek kendisiyle karşılaştırıyor. Bu şekilde evine doğru gidiyor.
    Simon yolda giderken bir türbenin yakınından geçiyor ve burada üzeri beyaz parlayan bir şey görüyor ve ölmüş olduğunu da zannederek oradan hızla uzaklaşıyor. Simon başının belaya girmesinden çok korkuyor ve hızla ilerlemeye başlıyor. Ancak yolun yarısında vicdan azabı çekiyor ve geri dönüyor. Adamın yaşadığını ve sağlıklı olduğunu görüyor. Üzerindeki paltoyu ve elindeki çizmeleri adama giydiriyor. Adam bu durumun karşısında Simon şefkatle bakıyor. Daha sonra Simon adamı da kendi yanına alarak yola çıkıyor. Yolda giderken Simon adama nereli olduğunu ve neden o halde olduğunu soruyor. Adam yabancı olduğunu ve bulunduğu halin ise Allah’ın onu cezalandırdığını söylüyor. Simon oldukça çok üşüyordu. Kendi kendine koyun postuna sahip olacağım derken elimdekinden de oldum diyerek iç geçiriyor ve eşinin bu durumdan hoşlanmayacağını düşünüyordu. Bu sırada Simon’un eşi Matryona o gün her şeyi erkenden hazırlamış çocukları yemeğini yedirdikten sonra yatırmıştır. Simon’un gelmesini bekliyor. Nasıl bir palto olabileceğini düşünüyordu. Geçen kışın paltosuz onlar için çok zor olduğunu hatırlamıştı. Çünkü tüm kıyafetleri Simon giydiği için dışarı çıkamamıştı. Bunları düşünürken Simon ve yanındaki adam geliyor. Simon’un karısı Matryona Simon ve yanındaki adamı görünce kocasının içki içtiğini ve yanındaki adamın da içkici bir arkadaşı olduğunu düşünüyor ve sinirleniyor. Adam ve Simon eve giriyorlar. Matryona sinirleniyor ve durumu anlamaya çalışıyor ve kızgınlığını Simon’a belirtiyor hatta onun üzerindeki ceketi alıyor ve ceket bu arada yırtılıyordu.
    Daha sonra Matryona adamın iyi mi, kötü mü birisi olduğunu anlamaya çalışıyor. Kendince sorular soruyor. Daha sonra Simon adamı türbede çıplak bir vaziyette bulduğunu ve adamı o halde bırakmanın çok günah olduğunu eşine söylüyor. Bunun üzerine Matryona adama biraz acıyor, daha sonra onlara yemek hazırlıyor ve adama bir gömlek ve pantolon veriyor. Adama neden o halde olduğunu Matryona tekrar soruyor. Adam “Allah beni cezalandırdı.” diyor ve kendilerinin yaptığı iyilik karşısında Allah’ın onları mükâfatlandıracağını söylüyor. Matryona Simon’a son ekmeklerinin de bittiğini söylüyor ve onların herkese bir şey verdiğini ancak kimsenin kendilerine bir şey vermemesi durumunu sorguluyor.
    Sabah oluyor ve Matryona komşudan ekmek almaya gidiyor. Bu sırada Simon adamın adının Mihael olduğunu öğreniyor ve ona ne iş yapabileceğini soruyor. Adam hiçbir iş bilmediğini söylüyor. Simon adamın hayatını kazanması için çalışması gerektiğini söylüyor. Eğer dediklerini yaparsa ona yiyecek ve kalacak yer vereceğini söylüyor. Adam elinden gelen her şeyi yapacağını söyleyerek Simon ile çalışmaya başlıyor. Aradan bir yıl gibi bir zaman geçiyor ve Mihael çok güzel çizmeler yapıyor ve ünleri artıyor. Her yerden birçok insan Simon ve Mihael’den çizme almak için geliyorlar.
    Bir kış günü evlerini önüne kızağa koşulmuş üç at geliyor. Buradan oldukça zengin görünüşlü, kürklü bir adam geliyor ve Simon’a çizme ustasının kim olduğunu soruyor. Simon çizme ustası benim diyor. Bunun üzerine adam bunun üzerine Simon’dan bir yıl boyunca kullanabileceği dikişleri patlamayan bir çizme yapıp yapamayacağını soruyor. Eğer yapamazsa Simon’nu hapse atacağını söylüyor. Simon tereddüt ediyor ve Mihael’e bakarak ne yapmalıyım dedi. Mihael al dedi. Mihael al dedi ve Simon bir yıl boyunca dikişleri sökülmeyecek, şekilleri bozulmayacak çizmeleri yapma işini aldı. Bir ara zengin adam Mihael ile konuşurken Simon Mihael’in adamın yüzüne bakmadığını fark ediyor. Sanki adamın arkasında başka birisi varmış gibi gülümsüyor. Simon Mihael in daha öncede eşinin ona yemek verdiği zaman ona gülümsediğini hatırlıyor.
    Adam gidiyor ve Mihael işe başlıyor. Mihael normal çizme yapımı gibi iş yapmıyor. Matryona bunu iki defa fark ediyor bunu ama vardır bir bildiği diye hiçbir şey söylemiyor. Mihael’in işi bittiğinde ortaya çıkan bir terlik oluyor. Simon bunu görünce çok şaşırıyor ve korkuyor. Bunu beyefendiye nasıl açıklarım diye düşünmeye başlıyor ve Mihael’e kızacakken kapı çalıyor. Zengin adamın uşağı geliyor ve beyefendinin öldüğünü ve onun çizmelere ihtiyacı olmadığını ve acilen bir terlik yapmalarını istiyor. Uşak terlikleri alıp gidiyor.
    Aradan yıllar geçiyor. Simon ve Mihael iyi anlaşıyorlar. Simon’un tek korkusu Mihael’in onu bırakıp gitmesi. Bir gün bir kadın ve iki kız çocuğu Simon’un evine doğru geliyorlar. Kızlardan birinin ayağı topaldır. Bu Mihael’in dikkatini çekiyor. Onlar dışarıda gelirken kalkıp pencereden onlara bakıyor. Kadın ve çocuklar dükkâna geliyorlar. Kadın kızlar için baharlık deri ayakkabılar yaptırmak istiyor. Simon ayakkabı ölçüleri alıyor ve topal olan kızdan iki tane ölçü alıyor. Simon kızın ayağının neden böyle olduğunu soruyor. Kadın ise annenin ezdiğini söylüyor. Simon çok şaşırıyor ve kadının kızların annesi olmadığını, yıllar önce kızların annesinin çocuklar doğduktan birkaç gün sonra, babalarının da ondan kısa bir zaman önce vefat ettiğini öğreniyor. Kızların bakacak kimsesi olmadığı için komşuları olan bu kadın kızlara sahip çıktığını söylüyor. O sırada kendinin de bir oğlu var onunla beraber kızlara sütünü verdiğini ve daha sonra oğlunu kaybettiği ve kızlar olmasa yaşamayacağını söylüyor kadın. Bu sırada Mihael’in yüzünde bir gülümseme oluyor. Kadın gidiyor ve Mihael de Simon ve eşini selamlayıp gidiyorum efendilerim diyor.
    Simon, Mihael’in sıradan birisi olmadığını anlıyor ve ona kadının geldiği zaman ki, eşinin ona verdiği ve zengin adamın yanına geldiği zaman ki gülümsemelerin sebebini soruyor. Mihael Allah beni cezalandırdı ve üç hakikati öğrenmemi istedi. Üç hakikati öğrendim ve bunun için gülümsedim dedi. Simon üç hakikatin ne olduğunu ve neden cezalandırıldığını sordu: Mihael cennette bir melek olduğunu ve Allaha itaat etmediği için cezalandırıldığını söylüyor. Allah onu bir kadının canını alması için göndermiş, bu kadın da onların yanına gelen küçük kızların annesi oluyor. Kadın doğumdan sonra ölürse kızların ortada kalacağını düşünerek canını almadığını söylüyor. Bunun için Allah git kadının canını al ve üç hakikati öğren ve insanın kalbine hükmeden nedir, insana ne verilmemiştir ve ne ile yaşar sorularının cevabını öğren diyerek dünya ya gönderiliyor. Mihael bu üç hakikati öğrendiğini ve gideceğini söylüyor. Bu üç hakikat de şöyle: “İnsanın kalbine sevgi hükmeder.” İkincisi insana kendi ihtiyaçlarının bilgisi verilmemiştir. Üçüncü hakikat ise Allah’ın hayat sahibi olduğu ve varlığını hissetmesi oluyor. Mihael gülümseyişlerinin üçünün de sırası ile bu hakikatleri öğreniyor. İnsanın hayatı ile ilgili bilgi verilmediği ve onu ayakta tutan sevgi olduğunu Mihael öğreniyor ayrıca Simon ve eşi. Daha sonra Mihael semaya yükseliyor. Simon kendine geldiğinde kulübesinde bulunuyor.

    =ÜÇ SORU=
    Bir gün bir ülkenin kralı üç soruya cevap arıyor. Bu sorular “yapacağı işin zamanı, orda ki en önemli kişi, yapacağı işin ne olduğunudur.” Kral bu üç sorunun cevabını bulmak için birçok bilgine başvuruyor. Ancak hepsi birbirinden farklı şeyler söylüyor. Eğer güzel bir cevap alsaydı kral bilgini ödüllendirecekti. Ama istediği cevabı bulamıyor. Bunun için bilgeliği ile ünlü bir münzevinin yanına gidiyor. Münzevi ağaç kovuğunda yaşayan ve yanına halktan başka kimseyi almayan bir kişidir. Bunun için kral onun yanına kıyafet değişikliği yaparak gidiyor. O sırada münzevi çiçek tarlası kazmakla uğraşıyor. Kral münzevinin yanına gelerek üç sorusunu soruyor. “Doğru şeyi doğru zamanda yapmayı nasıl öğrenebilirim?
    En fazla ilgi göstermem insan kimdir? En önemli ve her şeyden önce kendimi vereceğim işler nelerdir? Kral bu sorulara Münzeviye soruyor ama Münzevi cevap vermiyor ve tarla işine devam ediyor. Bunun üzerine Kral Münzeviye siz yoruldunuz galiba ben size yardım edeyim diyerek yardım ediyor. Biraz zaman geçince soruları tekrar soruyor. Bu sırada yanlarına koşarak bir adam geliyor. Adamın üzerinde kandamlalarının olduğunu görüyorlar. Adam yanlarına gelince bayılıyor. Kral ve Münzevi adamın yarasını temizleyip sarıyorlar. Bu esnada Kral çok yoruluyor ve akşam erkenden uyuya kalıyor. Kral kalktığı zaman biraz şaşkın oluyor. Ama olanları hatırlıyor. Yaralı adam Krala beni affedin diyor. Ben sizi öldürmek için gelmiştim. Çünkü siz daha önce benim kardeşimi astırdınız ve mallarını elinden aldınız diyor. Tek başınıza Münzeviyi görmeye geldiğinizi duyunca sizi öldürmeye gelmiştim diyor. Ama gelirken yaralandım ve burada siz beni kurtardınız ve artık sizin köleniz olurum diyor, yaralı adam.
    Kral düşmanı ile barıştığı için oldukça mutlu oluyor ve mallarını iade edeceğini söylüyor. Daha sonra yaralı adam gidiyor. Kral sorularını Münzeviye tekrar soruyor. Münzevi cevabını almadın mı diyerek bir karşılık veriyor. Kral nasıl olduğunu soruyor. Münzevi sizin bana yardım ettiğiniz vakit en önemli vakitti. En önemli kişi bendim ve en önemli iş bana iyilik yapmak diyor. Yine yaralı adama yaptığı şeylerde de aynı şeyleri hatırlıyor, münzevi. Münzevi insanın en önemli vaktinin bulunduğu an, beraber olduğu kişinin en önemli kişi ve yaptığı en önemli şeyinde iyilik olduğunu ve insanın dünya ya gönderiliş sebebinin bu olduğunu söylüyor.

    bende bu özeti cıkardım arkadasla begenen bundan da yararlanabilir ($ak_boz$)

  • maraz

    gzl bi kitap ama özetini deil kendini okuyun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir