Künye

Sevda susuz çölün sönmez ateşi,
Dört mevsim kavurur kızgın güneşi,
Yakar cayır cayır bulunmaz eşi,
Ateşte gördüğün kor benim işte!

Aşılmaz dağların karlı yamacı,
Serseri seyyahın meçhul amacı,
Küçük bir çocuğun gözünde acı
İyi baki Bir damla yaş benim iste…

Deniz ortasında dümensiz gemi,
Bir kuyu belirsiz dibi ve eni,
Yeşil ormanların kuru gürgeni,
Yaprağı dökülmüş o benim işte!

Gurbet treniyle yolcu gönderen,
Bir tatlı bakışa ömrünü veren,
Bağrım yollara, çöllere seren
Tarifsiz dert var ya; o benim işte!

Erişip menzile gelip durağa,
Uzanıp yatarlar asıl yatağa,
Yuvalar kurarlar kara toprağa,
Bir mezar basında taş benim işte!

Yollar ki uzanıp gider gurbete,
Kıvrım kıvrım ulaşırlar hasrete,
Çocuk var ki hasret bir parça ete,
Yoksul midesinde aç benim işte!

Bir ömür yaşamış bir gün gülmemiş,
Doğru bildiğin! daim söylemiş,
Bin kez isteyip de bir kez ölmemiş,
Dert babası var ya; o benim işte…

Can dediği vurmuş, yandığı vurmuş
îhanete doymuş, puştluğa doymuş.
Baş yere eğilmiş, hayatı kaymış
Ama yıkılmamış, dağ benim işte!

Arif Nihat Polat

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir