Aşk Öpüşmekle Başlar

Kuşlar ve bonobolar

Venezüella’daki savaşçı Yanomamiler, çocuğun kendisini daha iyi hissetmesi için bebek-oğullarının penisini öpmek ya da emmekten çekinmezler.

Yanomami kadın ve erkekleri çocuklarını ağızdan ağıza öperek besliyordu, eski Yunanlıların yaptığı gibi sevgililer her yerde birbirlerinin ağzından şarap ve su içiyorlardı. Bilim adamları Kungların çocuklarının ağızlarına, ezdikleri yiyecekleri dudaklarıyla verdiklerini gözlemlediler ve öperek beslenmenin Papualılar tarafından ve Almanya’nın Kara Ormanlar yakınlarındaki bazı bölgelerde anneler tarafından da uygulandığını gördüler. İnsan çiğnenmiş yiyeceği dudaklarının arasında tutarsa annelerinin öperek beslemeyi öğrettiği üç aylık bebekler yiyeceği almak için dil ve dudaklarını uzatacaklardır.

Pek çok kuş ve hayvan yavrusunu öperek besler. Avdan sonra dişi aslan büyük et parçalarını yavruları için inine taşır, bazen aslan eti yutup yavruları için kusup çıkartması daha kolay olabilir. Erkek aslanlar da bunu yapabilir. Kurtlar daha da titiz babadır. Düzenli olarak parçalar halinde ya da midelerinde yiyecek getirip bunları yuvanın önüne bırakırlar. Şempanzeler yavrularını ağızdan ağıza önceden çiğnenmiş muzlarla beslemekle kalmazlar, yetişkinleri de öperek beslerler. Orangutan ve gorillerin de yavrularını öperek besledikleri gözlenmiştir.

Amerikalı insanbilimci Helen Fisher, “Aşkın Anatomisi” adlı kitabında 3.6 milyon yaşındaki kemikleri şimdiye kadar bulunan en eski insansı iskeletlerden biri olan Lucy’nin yüz yüze seks yapıp yapmadığını merak eder. Lucy insan değildi, ama insan soyundandı. Fisher, onun orgazmla birlikte yakınlığı da tatmış olmasını umuyordu. “Yüz yüze cinsel birleşmede, eşleri kadının yüzünü görebilir, fısıldayabilir, bakar ve yüz ifadesindeki değişimleri yakalayabilir.”

Yüz yüze seks dişi orgazmı için en iyi pozisyon olmasa da tutulan bir uygulama ve bu yalnızca insanlar arasında geçerli değil. Şempanzelerin en zekileri olan bonobolar ve bazı orangutanlar da buna meraklı. Sorulması gereken soru, insanları ilk yüz yüze ilişkiye iten etken neydi? Bence bir öpücüktü.

Peki öpüşmeyi nasıl keşfettik? Şöyle olmuş olabilir? Lucy, bebeğini memeden kesmek için bir miktar yiyeceği çiğnedi ve bunu diliyle bebeğinin dudaklarının arasından içeri itti. Lucy ve bebek bundan hoşlandı ve uygulama yaygınlaştı. Derken, bir gün Lucy yiyecek bir şeyler toplamaya gittiğinde aç bebek yaygarayı bastı, Lucy’yi izlemiş olan Luke, bağırtıyı kesmek için bebeği öperek besledi. Bu, Luke’un da hoşuna gitti ve öperek beslemeyi Lucy ile denemeye karar verdi.

Ani korku durumlarında (örneğin yabancıların sesleri ya da geçip giden balıkçının sesi) dişi şempanze genellikle erkeğine koşar, birbirlerine sarılıp öpüşürler. Burada işlevin sürekliliğini görüyoruz: Öpüşme, meme emen bebeğin hissettiği gibi bir güven duygusu oluşturuyor…

Doğu’da ruhaniliğin bir aracı, pagan Roma’da ise makbul bir şehvet aracı olarak görülen beden, Hıristiyan tanrıbilimciler için kurtuluşun önündeki başlıca engeldi.

Oysa Eski Ahit’in canlı, cinsel sevgi betimlemesi Neşideler Neşidesi “Beni ağzının öpücükleriyle öpsün, çünkü senin aşkın şaraptan daha güzel” diye başlıyordu.

Kuran’a göre kadınla erkek tek bir ruhtan yaratılmıştı. Kirli olmak bir yana, İslama göre evliliğin erotik zevkleri cennetin provasıydı…

Coşkudan baştan çıkanlar ya da…

13. yüzyılda bir gün, hazırlık sınıfı öğrencisi olan bir Ortaçağ Etonyalısı yolda bir cüzamlıyla karşılaştı ve hiç düşünmeden atından indi, cüzamlıya yaklaştı ve onu öptü.

Cüzamlıyı öpme Hıristiyan mazoşizmini simgeler.

…Cinselliğe düşkünlükleri -yanlış bir biçimde hastalığın nedeni olduğuna inanılıyordu- ortada olan yeryüzü süprüntülerini öpmekten daha büyük bir keyif ve daha iyi bir alçakgönüllülük kanıtı olabilir miydi? Yasak erotik özlemleri gözlemenin insanın bedenini dokunulmaz kılmasından daha iyi bir yol olabilir mi? Kendine ihanetin cezası öpüşmeydi.

Üreme işlevi olmayan erotik öpüşme cadı ve şeytanların etkinliği olarak düşünülegelmiştir. Kabul edilebilir olan pax (barış), yani Hıristiyanlık’taki selamlaşma öpüşmesi ve Aşai Rabbani’nin ayin öpücüğüydü.

1185’te lütufkâr vaiz ve Kibar Aşk Sanatı’nın yazarı Andreas Capellanus “Saf aşk” diye yazmıştı “Öpüşmeye, sarılmaya ve çıplak sevgiliyle iffetli temasa kadar gider, nihai rahatlama atlanır, çünkü bu safça sevmek isteyenlere yasaktır.” Bu görüş pek tutulmuştu.

Ortaçağ romansının konusu, tehlikedeki çekici genç kızın güçlü bir atlı erkek tarafından kurtarılmasıydı, bu günümüzde de sürüyor. Romans kültürümüze akan bir fantezidir ve pek çok düşsel ırmakta akıp hislerimizi okşar. 1990 yapımı Özel Bir Kadın filminde para karşılığı sekse karşın fahişeyle milyoner birbirlerine âşık olurlar, koşullar ve güya kader onları ayırır… Kız, işlenmemiş bir elmastır, erkeğin özeni ve parası onu zarif bir taca dönüştürür.

İseult’un müstakbel kocası Kral Mark’la paylaşması gereken aşk iksirini bilmeden içen Tristan’la İseult birbirlerine âşık olurlar. Kötü ruhlu baronlar kralı bu ihanetten haberdar ederler. İsault onurunu korumak zorunda kalır; kendisi için kötü bir baronla dövüşüp onu öldürecek bir şövalye bulması gerekir. Hevesli bir şövalye onun adını temizlemeye söz verir: Tanrı aklımı alsın.. ve asla bir daha güzel bir kadını çarşafların altında öpmeyeyim!

Dante’nin “İlahi Komedya”sında evlilik bağını bozdukları için Francesca ve Paolo öfkeli koca tarafından öldürülür ve lanetlenirler, Cehennem’de sonsuza kadar birlikte kalmaya ve yıkımlarına yol açan yasak öpüşmeyi sürekli olarak denemeye mahkûm edilirler. Dante’nin Ortaçağ Hıristiyan Tanrısı’nın acımasız bir mizah anlayışı olmalı…

Prens ve prototip…

Uyuyan Güzel’in ilk anlatımlarında bu peri masalının ideolojisi kızın, genç adamın fantezilerini yazacağı bir tabula rasa, bir boş levhadır. Uyuduğu için, genç adama sorun çıkartmaz, küstahlık etmez. Genç adam ona her istediğini yapabilir. İlk anlatımlarda, kız uyurken ırzına geçer. Sonraları öperek uyandırılacaktır.

1860’ta çocuklar için yazılan Peri Kitabı’nın yazarı Bayan Craik, prensin prensesi uyandırdığı zaman öpmüş olabileceğini söyler, “ama bunu kimse görmedi, prenses de asla söylemedi, gerçekte ne olduğunu tam olarak bilemeyiz.”

Uyuyan Güzel’deki öpüşme, bir öpüşme taklidi, dünyanın en romantik olmayan öpüşmesi. Komadayken, prenses herhalde bu öpüşmeye katılamaz. Ona dayatılan bu öpücük miskin kaderini de belirler.

Erkek hedefine ulaşmak için ne gerekiyorsa yapacaktır, kız ise yalnızca bir hedeftir. Kızlar için edilginlikle öğrenilen tatsız bir ders, erkekler için flört tecavüz dersi.

Ortaçağ halk şarkıları ve söylenceleri, iğrenç nefesleri ve görünümlerine karşın canavarları öpmeye cesaret eden kahramanları anlatır, Cupido (aşk) ve Psykhe (ruh) efsanesinde olduğu gibi. Kurbağa Prens, Güzel ve Çirkin gibi hayvan damatlı öyküler umut içerir, prensesin babası tarafından canavara teslim edilmiş olmasına karşın canavar mükemmel prense dönüşür. Kuşkusuz değişmesi gereken, canavarda sevecek bir şeyler bulması gereken prenses… Öyküler aslında iyi bir toplumsal eğitim örneği ve kıza bu eğitimini tamamlaması için kendine söylemesi gereken yalanı da sağlıyor!

Prenses Diana ve Prens Charles’in düğünden sonra Buckingham Sarayı’nın balkonunda öpüşmesi kamuyla özel yaşamı fazlasıyla birleştiren bir ayin oldu. Britanya’nın zayıflayan siyasal varlığını geçmişin kraliyet saltanatına bağladı. Öpüşme eşzamanlı olarak monarşinin de reklamıydı, cam faytonlar ve sihirlerle dolu peri ülkesinin dünyasına davetti… Prenses Prens’i öper öpmez Yakışıklı Prens Kurbağa’ya dönüştü: Sadakatsiz, kaba, sevgisiz. Prenses uyandı ve kendine geldi, büyüyü bozdu. Sonunda Uyuyan Güzel efsanesini yok edebilmiş miydi?

Beden ve ruh…

Düğün öpüşmesinin geleneksel olarak simgelediği şey, ruhların birleşmesiydi, bedenlerin değil. Shelley 19. yüzyılda “Sevgililerin dudaklarında ruh ruhla tanışır” diye yazmıştı.

Platon ise şöyle demişti: Agathon’u öperken ruhum dudaklarındaydı.

Dudaklarda sevgilinin öpücüğüyle ölmek Ortaçağ romansının ve 19. yüzyıl melodramatik şiirinin idealiydi.

Kierkegaard, “Baştan Çıkarıcının Günlüğü”nde şu imgeleri kullanmıştı: Beni, cennetin denizi öptüğü gibi sükûnetle, çiğin çiçeği öptüğü gibi yumuşak ve sessizce, denizin ayın yüzünü öptüğü gibi kutsalca öptü.

Bir yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir