Aşk Öpüşmekle Başlar

Bir yüzyıl sonra Martin Amis’ten geldi yanıt: Bir ağacın altından geçerken tepemde şehvetli bir çiğ damlasının ılık öpücüğünü hissettim. Şükran duyarak elimi saçımda gezdirirken bir de ne bulayım? Kuş pisliği. Güvercin pisliği.

Yirminci yüzyılda, insanın ilk öpüşmesinin çoğu zaman tutku ya da aşkla, çılgın sevda ya da sevişmeyle ilgisi yoktur. İnsanın yetişkinlik olarak umduğu şeye duygusallıktan uzak bir geçmiş ayini, romantiklikten uzak bir sarsıntıdır.

Vampirler, diğer öldüren cazibeler

Drakula’nın ilk film uyarlaması Nosferatu’ydu. 1922’de çekilen filmde, vampir ağzı ve dolayısıyla öpme hakkı gündeme geldi.

Theodosia Goodman’ın ilk filmi “Bir Aptal Vardı” bir sinema vampı yarattı. Vampirin kısaltılmışı olan bu terim, kısa zamanda Amerika’da femme fatale yerine geçti.

Vamp erkekten daha öldürücüydü; vampir filmleri azdı ama vamplar ortalığı kasıp kavuruyordu. Glenn Close’un “Öldüren Cazibe”deki rolü, sado-mazoşist vamp efsanesinin modern uyarlamasından başka bir şey değildi: Öldürücü olan bağımsız kadın.

Greta Garbo’nun “Et ve Şeytan”da John Gilbert’la öpüşmeleri edepliliğin sınırında olarak nitelendirildi. Bu filmin ünlü öpüşme sahnesi Garbo’ya özgüydü, hareketli ve yatay… “Mata Hari”de Garbo’nun öpücüğü Meryem’in kandilini söndürmüş ve kutsal olan her şeyi yok etmişti.

Vamp ve vampirin bastırılmamış cinselliği, bizimki gibi cinsellikte nefret-aşk ilişkisi yaşayan toplumlarda onları kudret simgeleri yapıyor. Ancak tersine, Batı kültürünün en ünlü öpüşmesi cinsel aşk ya da cinsel günah öpüşmesi değil. O, Yahuda’nın İsa’ya ihsan ettiği söylenen öpücük… Şeytan’ın öpücüğü…

Yahuda’yla ilgili söylenecek iyi bir şey bulmak zor, ama öyküde üç ihanet olduğunu anımsatmakta yarar var: İsa’nınki, Yahuda’nınki ve karşıtına dönüşen öpüşme fikrinin ta kendisi…

Son Akşam Yemeği’nde Yahuda’nın hizmetine girdiği İsa düşmanlarına işareti öpüşmedir. Yahuda İsa’yı öper. Bu sadece İsa’ya değil, jestin simgelediği anlamlara, -dostluk ve sevgi- ihanetti. Marcos İncili ise şunu ileri sürer: İsa ihanetin gerçekleşeceğini bilir ancak bundan kurtulmak için herhangi bir adım atmaz. Hatta, İsa’nın Hıristiyanlık’ın yaşaması için Yahuda’ya ihanet etmesini emretmiş olduğu bile söylenir… İsa, ihaneti gerçekleştiren aracının günah keçisi olacağını biliyordu. Böylece, İsa, Yahuda’ya ihanet etti.

Yahuda’nın saçları şeytan gibi kızıldır, Ortaçağ’ın ihanet simgesi olan sarı bir giysi giyer. Nazilerin Yahudiler için sarı işaret seçmesi bir tesadüf olmayabilir.

Yahuda el sıkarak ihanet etmiş olsaydı bu kadar güçlü bir simgemiz olmazdı. Kimliklerinin belirlenmemesi için mafya patronlarına halk arasında öpüşmemeleri söylendiği gerçekse, “Baba II”de bir kardeşlik simgesinin yanı sıra birlikte bizi aynı ölçüde korkutacak bir simge bulunmak zorundaydı. İhanet tokalaşması etkisiz olur. Ve bir ihanet aracı olarak kullanılacak öpüşmeden başka hiçbir simge bizi bu kadar korkutamaz.

Yalvaran ayinler…

Öpücüğümüzü nereye konduracağımızı uzun zaman selamlaştığımız insanın toplumsal konumuyla bizim toplumsal konumumuz belirledi.

Eşitler birbirini yanaktan ya da dudaktan öpebilir, ama sizin üstünüzdekileri elinden, sizden daha güçlüleri dizlerinden ve en üstün olanı da ayaklarından öpersiniz. İnsan, bu kadar eğilerek kendini alçaltır.

Selamlaşma öpüşleri bir bakıma yaşamak için yalvaran ayinlerdir, selamlaşanların dost olduğu ve güvenli bir alanı paylaştıkları anlamına da gelir.

Eski Yunan’da toplumsal konumu yüksek olanların eli, dizi ya da göğsü öpülürdü.

Günümüzde İspanyollar, İtalyanlar ve Yunanlılar hayranlıklarını göstermek için parmak uçlarını öperler. Gövdenin devinimlerini inceleyen tarihçiler parmak ucu öpmenin Eski Yunan’dan kaynaklandığını öne sürüyorlar.

Şempanzeler, avlarını öldürdüklerinde de öpüşürler. Bize canice bir haz gibi görünse de bu muhtemelen şiddetin ardından birbirini, güvenini tazeleme, yeniden ilişki kurma yoludur. O öldü der, ama sen iyisin dostum. Sen de bizden birisin. Ye.

Canavarlar -yani tehlikeli tanıdıkları- daha uysal arkadaşlara dönüştürmek sıradan günlük selamlaşma öpüşmesinin gizli gündemlerinden biridir.

Fallik boğazlar ve zorlayan kollar

“Öpüşme” 1896’da Edison şirketi tarafından çekilen otuz saniyelik ilk beyazperde öpüşmesiydi. Aynı yıl çekilen “Gelin Yatağa Gidiyor” adlı, üç dakikalık filmin bir Sinderella sahnesinde, koca karısının saten terliğini çıkarıp öpüyordu.

Marlene Dietrich 1930 yapımı “Fas”ta bir başka kadını öpen ilk başrol oyuncusu kadındı.

133 yapımı “Coşku”da Hediy Lamarr beyazperdede orgazmı canlandırdı.

1934’te “aşırı ve şehvetli öpüşmeyi, tutkulu sarılma, müstehcen durum ve hareketleri” yasaklayan Hays Yasaları devreye girdi. En az 12 yıl boyunca yatakta öpüşmek suç oldu, yatakta iki ayrı cinsten insanın olması da. Birinin bir ayağı yerde olmalıydı.

Kadınlar öpen, erkekler öpülen olduğunda, iki olasılık var. Ya bir yoldan çıkma söz konusudur -erkek vampın eline düşmüştür- ya da bir komedi anıdır.

Andy Warhol’un sanat filmi “Öpüşme”nin en uzun öpüşme rekorunu kimse kıramayacak gibi görünüyor.

1960’lar, çıplaklığı geri getirme savaşıyla geçti. 1961’de “Gençlik Biterken”de Nathalie Wood’un çıplak olduğu bölüm kesim odasında kaldı ama film Hollywood’un ilk Fransız öpüşmesini içeren yapım olarak tarihe geçti.

Unutulmazlar…

Gallup’un 1992 araştırmasına göre en seksi öpüşmeler “Rüzgâr Gibi Geçti”, “İnsanlar Yaşadıkça” ve “Kazablanka” filmlerinde…

“Rüzgâr Gibi Geçti” romanında Rhett Butler bir gece eve sarhoş gelir ve karısı Scarlett’e tecavüz eder. Film çekilirken Hollywood sansürcüsünün “koca tecavüzü” dediği bu durum, o günlerin okurlarının pek azını dehşete düşürmüştü…

“Rüzgâr Gibi Geçti” belki de Hollywood’un kadın hayır derse evet demiştir inancının en ünlü örneğidir.

Hemingway’in romanının film uyarlaması “Çanlar Kimin İçin Çalıyor”da Ingrid Bergman, Gary Cooper’dan bilgi ister: Öpüşmeyi bilmiyorum, bilsem seni öperdim. Burunlarımızı ne yapacağız?

Kazablanka’da Bergman, Humphrey Bogart’a şöyle der: Öp beni. Son defasındaki gibi öp…

Amerikan filmlerindeki ilk ırklararası öpüşme Edison’un “Tünelde Ne oldu? (1903)” filmindeki komiklik olsun diye çekilen öpüşme olmalı. 1967 yapımı “Guess Who’s Coming to Dinner”da siyah erkekle beyaz kadının öpüşmesini doğrudan çekim yerine aynadan görürüz, buna karşın film ilk oynadığında tartışma yaratmıştı.

“Benim Güzel Çamaşırhanem” iki tabuyu, ırklararası ve eşcinsel öpüşmeleri çiğner.

“Philadelphia” eşcinsel ilişkiler konusunda cesurdu, ama Tom Hanks’ın dudaklarının Antonio Banderas’ın dudaklarıyla buluşacağı an bir baş araya girip sahneyi kapatmıştı.

AIDS canavarı, dikkatten doğan yeni bir romantik bilinç başlattı. Artık insanlar yatağa atlamadan önce birbirlerini tanıyor.

“Dört Nikâh Bir Cenaze”de kadın erkeği oteldeki odasına davet eder ama erkek ilk öpüşmeyi erteleyecek laflar bulur…

Bir yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir